16 Ekim 2010 Cumartesi

Tabiri caiz olmayan rüya


Çok sinirlenmiştim çok.Kafamı yastıktan kaldırır kaldırmaz bir küfür düştü dudağımdan: “Pezevenk herif!”.Rüyamın etkisine öylesine kaptırmıştım ki kendimi,gerçek hayata döndüğümde de bu tavrımı korumuştum.Daha da garibi tavrımın arkasındaydım.Aslında hiç yaşanmayan bir olayı Reha Muhtar çakması bir sunucu gibi uzattıkça uzatıyordum ve ucu gerçeğe dayanmaya başlamıştı.Rahatsız oldum sayın okuyanım,tırsık attım ve tavrımın arkasında duramadım.Ama işin aslını öğrenince sen de neden tavrımın arkasında durmadığımı anlayacaksın.

İnsan rüyasında; uçtuğunu,bir film yıldızıyla seviştiğini,15 metrelik bir pamuk şekerinin üstüne düştüğünü ve şekeri bir solucan gibi yiyerek tabana ulaştığını görmeli,yani güzel şeyler.Ha ille de güzel olmayacaksa bir seratonin fakirliği söz konusuysa da zorlu kabuslar görebilir.Bunun çeşitlemesini yapmayacağım.Hep iyiden güzelden yanayım,diyorum ya fazla aldanma sen bu yazara sayın okur!Lafı yine gevezeliğe vurdum,rüyama geçeyim.

Geçenlerde sorun yaşadığım bir arkadaşımı gördüm rüyamda.Benim için büyük insanlık için çok da tın bir sorundu bu.Mesleki diyelim ve bal kıvamında süzülelim mevzuumuzun içine.Burada belirtmek istemediğim nedenlerden ötürü sorun yaşadığım bu arkadaşım yolda bir tanıdığımla yürüyor.Bende ne hikmetse üstlerinden uçarak onları takip ediyorum.Takip mesafem yerden 3 metre yükseklikte.Rüya benim olduğu için prodiksiyondan kaçınmadım anlayacağınız.Arkadaşım mesleki sorunumuza neden olan mevzuu hiç yokmuş gibi yanındakiyle sohbet ediyor.Uçarak prodiksiyondan kaçınmadığım rüyamda,senaryo konusunda sıkıntı yaşanıyor ve çok STV tadında ilerliyor muhabbet,gayri gündelik.Bir cümle içinde sinir olabileceğim bütün kelimeler ve yüklemler kullanılıyor.Sinirimden uçarken bıyığımı buruyorum,birkaç teli koparıyorum.Öyle Süpermen gibi de uçmuyorum ha bir el önde falan değil,bir ele bıyıkta diğeri cepte.Derken mevzuu aramızdaki sorunun ham maddesine geliyor.Arkadaşım bitirici hamleyi yapıyor ve büyük yavşak tavrı çiziyor rüyamda.İki yüzlülüğünü gördüğüm bu arkadaşa müthiş sinirleniyorum.Öfkeyle bıyığımı burarak konuyorum arkasına.Tam o anda beni şimdiye kadar neden fark etmediğini düşünüyorum ama bu kaçınılmaz sona engel olamıyor.Rüya benim kime ne! Bana böyle demiştin gibisinden bir cümle sallıyorum arkadan.Dönüyor pişkince bir cevap veriyor.Benim el bıyıktan ayrılıyor arkadaşın suratında yumruk olarak değer kazanıyor.Derken cepteki elde arkadaşın göğüz bölgesine misafir oluyor.Bir müddet demir yumruklarım arkadaşın vücudunda geziniyor.Yanındaki kötü rüya oyuncusu arkadaş öylece bakıyor.Bakışına kıl olup “Kaybol” diyorum nazikçe.O da kırmıyor bir anda buhar olup uçuyor.Gün benim günüm dostlar diyerek,Allah ne verdiyse girişiyorum arkadaşa.Duruyorum aniden.İnanamıyorum gözlerime.Arkadaş ölüveriyor öylece.”Ulan” diyorum içimden, “ulan insan arkadaşını döve döve öldürür mü?” Rüya bu yapacak bir şey yok her şey makbul.Ölen arkadaşımdan hıncımı alamayarak basıyorum cavlağı.En orijinal küfürlerimi sıralarken uyanıyorum ve bahsettiğim tavrı yaşarken buluyorum kendimi.İşte yazının başına döndük sayın okur.Şimdi ben bu tavrın arkasında nasıl durayım(!) Duramam arkadaşım duramam,öldüremem seni reelde! Ne diyeyim, beni hep bu Metrobüsler mahvetti.

16 Ekim 2010