Yeni'den Eski'ye kronolojik sıra şekli...
Darlanırım
Trip yapma kızım
Acayip mutsuzlaşıyorum
Yediğimden bir bok anlamıyorum
Sigaraya abanasım geliyor, yapamıyorum
Trip yapma kızım,
Zaten şanssızım
Kaybetmeye takatim yok
Bir ara çıkarım hayatından
Trip yapma güzelim
Haydi bir şarap içelim
Zaten dünya güzelleşir
Kavgaya lüzum kalmaz
Trip yapma güzelim
Seni şimdi bir öperim
Kaçarım kalabalığa
Faili meçhule gider dudakların
Ah be güzelim
Sinema minema bunlar bahane
Susarak durmaya yer arıyoruz
Zaten ortamı değil
Canım,güzelim
Vallahi söz bir daha incitmeyeceğim
Harç paramı feda ettim bak
Askere alınmam an meselesi
Biliyorum güzelim
Bu şehre karıştı aşkımız
Zaten aynı evde yaşayamıyoruz
İstesek de biz olamıyoruz
Tamam tamam güzelim
Yok bir daha böyle melankoli
Zaten sensiz uyuyorum kaçtır
Anla işte saçmalıyorum
Uzatma kızım
Vakit dar,gerilmeyelim
Birazdan eve gideceğim zaten
Öp de kendime geleyim
Elimi tut yavrum benim
Söz laga luga etmeyeceğim
Biliyorum biraz öküzüm
Ne yapayım mayamda şiddet var
Yapma şunu diyorum hayatım
Vallahi basıp giderdim aslında
Ama yapamıyorum
Ne yapayım seni seviyorum
Düşmesin gülüşün kaldırıma
Kazara biri bulur falan
Acayip sinir olurum
Şiire küserim sırf bundan
Kabul ediyorum hak ettim
Hazır tribini de yaptın
Madem bağırdın gece gece
Bari sarıl da kabus görmeyeyim
24.11.2011
Ayracımda Adın Gizli
Demin yollara küfrettim
Seni benden uzaklaştırdılar diye
Ülke sınırlarına küfrettim
Senin gibi insanları benim gibi insanlardan
Uzaklaştırdılar diye
Alkole küfrettim
Yanında olmadığımı hatırlatıyor diye
Telefona küfrettim
Sesini verip bedenini esirgiyor diye
Tüm şiirleri yaktım,
Romantikliğimi ayraçlara taktım,
Romanları çöpe attım,
Gizem’li olsun bir şeyler diye
Fotoğraflarını çevirdim güneşe,
Gözlerin kamaşsın diye
Baktım
Arkamı döndüğümde
Sen gelirsin sandım
Gözlerim kamaştı sonra
Bir yerlerimde
Artık
Sen vardın.
Şiirde Gizlenen Kıza...
08.05.2011
Belki...
’Belki’ şehirdedir isminin manası
Bir minibüste gölgeni unutmuşsundur
Salacak’ta son yudumu kalmıştır çayının
Tiyatro koltuğuna alkışın takılmıştır
Gülümseyişin düşmüştür Bahariye’li bir masanın altına
Saçların gizlenmiştir bir sokağa
Senden bir şey bulurum ’belki’
Diye
Yürüyorum bastığın yerlere
Seni görürüm ’belki’ yine
Sana
Senden ayrılmasaydım nesire çalmazdı bu şiir
Senden ayrılmasaydım yazmazdım
Kendimden kaçar,sana sığınırdım
Bol bol susardım,ayrılmasaydım
Küçük başarıları ikiye böler
Yaşamayı büyütürdüm gözümde
Senden ayrılmasaydım ben
Ben olmazdım
Bir yanım senin kıyılarında gezinirdi
Güneşin doğuşunu senin kıyılarında izlemeyi severdim
Benim kıyılarım ıssız kalırdı
Konuşmayı anlayamazdım senden ayrılmasaydım
Bir ömrü toplayıcılıkla geçirir
Avlanmanın bir hobi olabileceğini bilmezdim
Gözlerin kadar büyütmezdim yaşamayı,ayrılmasaydım
Senin gülüşün kadar sanırdım bir sevgilinin gülüşü
Barbarlığı anlayamazdım
Vahşetle savaşmayı düşünemezdim
Öylesine yaşıyorum sanırdım
Sırtının garantisiyle arkama bakmazdım
Yürürdüm yine,arkada kalan hayatı kaçırdığımı bilmeden
Güzel bir kaç kelimen takılıyor geceleri yüzüme
Hızla aynaya koşuyorum uyku sersemi
Işığı açıyorum
Lavaboya akıyor yüzüm
Zemin kaygan,düşler gibi...
Aynada bir başka kadının buğusu
Yüzüm asık
aynaya asık derin bir gülümseyiş
Bendeki haklarını istiyorsun bazı geceler,rüyamda
Elimi daldırıyorum cebime
Bakıyorum
nakit sevgi kalmamış cebimde
Bir kaç kelime değiyor parmağıma
Başka bir sevgilinin kılavuz hesabına yatılı,
Bir kaç kelime
29.12.2010
Göze Karar Söze Zarar
Ben her şeyi göz kararı yaparım,
Göz kararı severim mesela,
Göz kararı öperim dudaklarından,
Göz kararı koklayıp tenini,
Göz kararı sevişir,
Göz kararı kaçarım yalnızlıktan.
16.12.2010
Çok Fransız Öpücükler...
Çok fransız öpücükler
Emanet ettim sana,
Cebimde bir miktar sen kaldın,
Vapurlarında rüzgar,
Bir tutam kar,
Sensizim yar,
Diye yazdım,
Yazım tükendi.
Çok fransız öpücükler,
Tenör dokunuşlar,
Sevmelerde tedirginlik,
Gülmelerde derinlik,
Sevişmelerde verimlilik vardı...
Gide yazdın,gittin.
Seve yazdım,sevdim.
Diye yazdım,diyemedim.
Tensizliğin kudretine sığındım.
Sensizliğin yokluğuna darıldım.
Aşka emanetçi kaldım,
Çok fransız öpücüklerimi,
Emanet aldın.
17.11.2010
Ürkmez Bir Şiir
-Sevgi aşkın külüdür-
Aşkımız yandı,
Külünü bir Ürkmez rüzgarı aldı...
Kaldı ümitler yetim
-miz eki anekdot
’Biz’ öznesi yoksul
Hayal oldu Cümle-miz...
Çok arap ezgiler
Çok haklı sezgilere
Yoldaş oldu
Tiyatral anlar yaşandı
Dramatik durumlar aşındı
Dokunamadım sözlerime
Kalbim ilk kez kaşındı
Bir dizi söz takıldı
Asılı kaldı Osmanbey sahiline
Ters düşmüş bir sandalın üzerine
Yeni aşka yelken açmış
Eski sevgilinin dizine
Şimdi...
Gönlüm sevgi izinde
Tüm umudum İstanbul’da
Bilmediğim bir dilberin teninde
12.07.2010
Kanlı Miras Gözler
Gözler birer tılsımlı kadeh
Ödünç alınmış sözler gibi
Gözler ruhun kapısı
Tenlerin sayısı gibi
Büyüdükçe çoğalmalı gözler
Verilmemiş sözler gibi
Tenleri keserek
Kanatarak geleceğimizi
Unutulmuş yalanlar
Katledilmiş aşklar gibi
Renkleri sömürerek
Karanlığı görerek
Yaşlanmalı
-Yaşlanmalı-
Gözlerimiz
Gözlerinizin önünde.
-O vakit karanlığa kararlılık yükler
Öyle gömeriz korkularımızı aşklara-
15.07.2009
KALDIRIMLAR METRESİ
Sahipsiz kadın
Hangi kaldırımı mesken eyledin
Hangi sübyana kestin
Faturasını sahipsiz gecenin.
Sahipsiz kadın,
Ne yaşamın var kendine ait,
Ne de yaşanabilecek bir adın.
Sahipsiz kadın,
Hergün kanadın
Kanattın
Kan sattın
Avuçların yaşlanacak
Kaldırımların taşlanacak
Hiçbir çöpçü
Temizleyemeyecek
Ruj lekeli plastik bardağını ...
Geçmişin ve sahipsizliğin
Kadınlığının hatırası olacak
İşte o vakit sahipsizim
Toprak ana
Kökler baba
Olacak
Ve elbet
Yaşananacak
Bir dünya bulunacak
BULUNACAK!
21.01.2009
HİÇLİĞE KÜPELER TAKMAK
Üşüyen ben değilim
Terleyen yalnızlık
Sakınılan gece
Üstü açık uyuyan iki dudak arası mesafe
Her cinsin yaşadığı malum hikaye
Ben ve yorgan dışında kalan herşey belki de...
Sakının,
Örtülerinizi örtüşün
Öpüşün ulan,öpüşün!
Ayrılık ısınsın...
Diyelim ki
Üşüttük öpüşmeleri
Aşkımız nezle oldu
Akla gelen ilk soru
-Bize ne oldu kuzum,ne oldu?-
Bu daha başlangıç
Yazdan çok daha önce başlar kış
Tekmili birden atılır naraların
"bağlanamam yalnızlığa...
bağlanamam sana..."
Kıstıkça kaygılarımın sesini
Ensemde hissediyorum nefesini
Her şarkı
Seni pazarlıyor
Beni azarlıyor
Kuytularımda bir yerlerde
Küllerin yanıyor
Küçük fikir kutumda
Bir başka sen belirirken
Uzak kalıyorsun mevzuma
-Bir başka sen- oluyorsun
Büyüdüğünü sanan her küçük gibi
Küçülüyorum
Özümü adıyamadan elvermiyor ayrılık
Sigaramla ilk öpüştüğüm gün
Teninle son seviştiğim gün oldu belki de...
’Varsıllığımın’ yoksulluğunu teninde kokluyorum
Bir gaz
Yalnızlaşıyorum
Bir naz
Kanıyorum
-Bir başka ben ölüyorum-
Bilmiyorum kuzum
Bilmiyorum...
24.11.2008
TEMAS-I BOŞLUK
İçimdeki boşluk
Didaktik bir alkollenmede
Odamın havasını
Gençliğimin hevesini
Yararak
İçim içim boşalıyor
Günah kadehime
Verilen tüm artılar
Artık eksik
Artı eksi
Fark etmez
...
Yalnızlık makamımda denklem
Deliksiz bir orospudur
Alfabem sarhoşken
Vuruculuğunu yitirmiyorsa cümlelerim
Kuruşumun pahası sonsuz
Cehennemin soşesi yolcusuz
Dedikodularınız piç kalır
Ay ışığını tüküren tenim
Her gece -içine- bağırır da
Depremlerim doruk
Tepkilerim donuktur
5 Cm ötemdeki zat
Dışımı kuzeyli sanır(!)
İçimde bir boşluk
Dolar boşalır durur
Karnımda düğümlenir
Beynimde sancılanır
Acısı türlüdür
...
Çaresizliğin sotesi sinirli
Boşluğun ötesi belirlidir
Mevkisi bünye
Mevzusu -NİTELİKTİR !-
27.09.2008
TEĞET
Bir bahar ağladı
Yağmuru öptü bulutlar
Yolladı.
Sevimsizlik bende sırıttı
Sen güldün.
Seni sevdim
Ben oldum
Güneş tenimi öptü
Sen koktun
Deniz sevdim
Denizi sevdim
Denizli sevdim susuzluklarımı
Sen yoktun.
Seninle başlayan cümlemi
Ve silik gamzelerini
Seninle öpüp göğsüme yasladım.
Burçin’e
24.08.2008
MÂLUM FAHİŞE
Sevgiliye küfür
Ağızda ıslanan bakladır
Yalnız gecelerin yatırımı
Tene değil akladır
Gecelerin soğuğu
rujlu yüzlerde ateşi belirtir
Pudralı tenin kokusu
Daracık dekolte kefenlerin uğultusu...
Bellek yitim yitim yitirilir
Artık gece geceden ayrı
Gecenin içinde bir başka gece
Bir sıvazlanmanın tökezindedir.
Bilinmezin ötesi
Hışırtılı çarşaf köhnesi
İsli puslu kahredici bir heves
Mazbut,göz yakındırıcı gündüz arifesi
Becerilen bir fahişenin sesi
Karafatmaların yolunu aydınlatır.
Yalnız ve mahpus olan geceye düşen
Uzuvları terleyen bir fahişenin
Yatakta devinen gölgesidir de,
-Gece tensizliği kudret sanıp-
Bağnaz bir endişeyle
Sevgisinin namusunu kirletircesine
Bir küfür savurur...
Bir eylemle,
Bir kimsesizlikle avunur.
İşte bu vakit
Kondomsuz ömrüne sevecenliğin
Arabesk bir öykü düşer,
Silüetinde iz bırakır
Her adımda daha kısa
Hissesi topuk tıkırtılarına yoldaş
Sokaklar sahici birer sokaktır
Basıp geçtiği kaldırımlar
Yüzlerce felsefe barındırmaktadır
Edilen küfür baklası
-Plastik sarfiyatı da cabası-
Kumrular affetmez.
Akıl söner,
Sisli günahlı sitemleri
Sarışın kağıt kaplı
Otel odalarına gömer.
10.07.2008
FONDİP ŞİİR
Güle naz olmaz
Bahçivan kapıdayken
Taşlı kumlu yollarda.
Güle naz yakışmaz
Demin buğusunda beklerken
Kime yakışır deme
Demleme cümlemeler.
Saki buzul aylarda
Sallama şiirler
Fondip edilemez!
Enlemi ayrılık olamaz
Kayıntı vücutlarda seyreylemenin.
Bulunan biliniyorsa
Hangi keşif yitirilir?
Kağıt kokmayan şiirim
Monitör kokuyor inan.
Sanal gümüş ise
Sanat altındır
Sanatlı sanallık
Sandık sandık naftalin
Küflü ışık
Bir kaç cümle
Sen ana fikri bil de...
Yazdığını okuyamayan
Parmaklara muhattap
Klavyedir
Duygularım yalansa
Fan sesi gerçektir
Acele eden,
Ecele gelen,
Yanıp sönen imlecin ucu,
Mekanik duygularım,
Her şeyim tamam
Şimdilik tek eksik
Malumunuz -Nitelik-
İki Kelam edelim dedik
Olmadı...
06.07.2008
KARANLIK FİKİR
Bir fikir buldum...
Karanlığa sundum
Karanlık ürperdi
Bir fikir yaktım...
Geceyi aydınlattım
Sabah üşüdü
Bir fikrim vardı
Ne ince güle dadandı
Ne de akli sefere daldı
Günle gece arasında kaldı
Bir fikir
Sadece bir fikirdir
Cümle gebe kalmadıkca
Kaderi ölmekdir!
...
Şimdi
Cümle gebe
Kelime ebe
Arar ana fikri
Akıl yollarında sancılı
Bulamaz
Çok geç!
Fikir yakmamalı
Kafiye gömmeli
Süsü püsü çıkartıp
Sade ’Anlamalı’.
Haydi dene!
Uzaklaş estetikten
Ebru bir isim olur
Kafiye kefen
Anladım
Sonu püsü yok bu işin
Kafiyelerim kundakta
Şiirimi kundaklamakda!
Kafiye arttı
Az şey anlattı
Zaman tarttı
Ömür geçkin
Ürperen kara...
Üşüyen aydın...
Sonu yok!
29.06.2008
BİR GÜNLÜĞÜN GÜNCESİ
Şiirim soldu
Hesapta sondu
Soldu muhalefet yakarışlarda
Tarafsız zan altında kalmış cümlelerim
Zemzem üstüne şiir içtim
Zehirlendim
Ölemedim
Bir günlüğe borçlu kaldım
Bir günlüğüne ölmek istedim
Bir ömür yaşadım
Güllerin kırıntısı sayfalarda
Günlerin kırıntısı sayfalarca
Kağıt kundağında gebe
Kalem kuruntucu
Yaprak kırılgan
Gülüşün sonsuz
Gül solar
Gülüşün hasadı gelir
Öpüşmek cinayettir
Solmak kaçınılmaz
Nitekim
Ben bahçıvan
Sen malum…
Şiir mağlup
Bir başlangıç daha yaklaştık sona
Sen geldin
Şiirim soldu
12.06.2008
YAĞMUR’A
Hangi yağmuru öldürsem sana sığınıyorum
Belki cinayetimin sırrını sende buluyorum(!)
Sığınacak hiçbir sote yok
Kurtuluş şiiri teşhir etmekde
Böyleyse…
Yağmur çok şiirsel yağıyor
Su olduğunu bilmeden ıslanıyor
İşte asıl trajedi böyle doğuyor
Ne çare ki yağmur çok,şiir sel
Yağıyor
Şiir
Islanıyor
Antonius dahi ölüyor
Shakespeare ağlamıyor
Çünkü
-Gözyaşını yağmurdan say,
Yüreğinin iklimini gösterir
Anası bulut değil ama bir yürektir.-
Yağmur kırıntılarını toplayan ben
Toprağı öpüyorum
Öpücüklerim toprağa ki
Yeşersin nice yağmur acısı
Ne çok yağmur…
Ne çok şiir...
İşte burada başlayıp biter,tek cümlelik cinayetim
-Ben hiçbir yağmuru sevmedim!-
Gayrısına bu şiir katlanamaz.
Bir tek sen
-Bir tek sen faili cesur cinayetim-
Sana sığınıyorum.
Tüm şairler yağmuru yazdı
Hiçbir cinayet yağmura yazmadı
Hiçbir yağmur cinayete yağmadı
Sen yağdın
Şiir oldum.
06.06.2008
SON
Üç harf pek çok şeyi değiştirir insan yaşamında ?
Yüzünün filizlerini öldürürken
Örneğin aynanın karşısında,
Üç bacaklı kelimelerin en hasıdır SON.
Derken
karşımızda ki ayna bir hikayeye daha kalır gebe
Yaşlı olanın tebessümü genç tarafından yeniliyor
Ama yaşlı ısrarla ‘aynaya karşı’ duruyor
ol gece dördüncü ayağını arıyor(!)
Peki görünen tebessüm neden?
Her şey doğmamış çocuklukta saklı.
-Bir insanı anlamaya yetmiyor insan aklı!-
Tek cümlemiz vardır tek kelimelik,
Başlangıcı bildik ama Son’unu göremedik.
Pek tabii,aynanın karşısına geldik…
Ve o malum tebessüm,
Demek ki güzel geliyor bazen.
Yavaş oluyor bu güzel geliş’me,
ama
dediğim
S O N
Bitirince geliyor tüm yemişleri,
büyük olan büyütmeye çalışandır filizleri
Ve bu filizler ki;
-Ekin olduğunun farkında olmadan ağaçlara kafa tutarlar.-
İşte böyle zamanlarda gerekli olan
bir valiz,
Bir de kağıt kalem
ve kullanıcısına göre bir paket sigara.
30.05.2008
ADI BELLİ
Az önce geçti abi!
‘Kendini intihar’ eden şiir…
O senden önce geldi,
Özneye lüzum kalmadı.
Nesne yerine varamadı!
‘Kendini intihar’ eden şiirdi
bozuklukları vardı imlada
Öyküsü kıssa, hissesi muamma …
ama mutlak bir ‘inanç’ var bak!
Bakalım;
şiirimizin tahammülden sebebi nedir ?
-Anlat cinayetinin sebebini şiir-
Anlatısı uzun sürebilmiş olmalıydı
Hatta hiç anlaşılamamış kalmalıydı
Anlatılardan karizmatik gizemler doğmalıydı
Doğamadı,şiir gönlümüzü ovamadı
Zamanın sahnesinden bizi kovamadı
Beklentilerimizse...
Yabancı şiirler sarmaşık, dolaşmıştır kollarında
Belki terk edilmiştir bir hiçlikte,
-Hiçten hiç doğar diyerek felsefesine varmıştır efkarın-
Geçmiş dahi ölmüş olabilir
Ölüm tesellisi, tecellide mana bulabilir…
Bilen bilir, bilmeyen gelir,
Gelir ama bozuk kefesinde devranın
Gideri fazla çıkacaktır gelirinden!
Kendi deyimiyle,Kendini,intihar eden şiir anımsadı…
Anımsattı, Adam sattı, sandı…
Geçmişi kısır kaldı, kendi öldü sandı
Kendini intihar etmeden önce yazdığı birkaç cümle vardı
-Yazdığı birkaç cümle kadar kaldı-
23.04.2008