Anlaşamıyan neremiz
Çok mu edebi öpüştük biz
Yoksa ebedi mi olmalıydı sevişlerimiz
Yani o zaman biz
Kimiz
Bir bizden bahsedebilir miyiz
Mesela
Uyuşmayan gözleri kapasak
Terleyen elleri ayırsak
Basbayağı ayrılsak mesela
Anlaşır mıyız
Hayat balgamsız
Kavgasız anlamsız
Öyle hijyenik
Alakasız
Yaşar mıyız
Bizden başka bir biz olsa
Ya da yaratsak yeni bir biz
Birimiz aynı farklı ötekimiz
Yani kendi çapında birer biz
Aslında
Bir siz
Bir biz
Başka insanlarla
Kafiyeliyiz
Çözülür mü meselemiz
Anlaşamayan kim
Hangi birimiz
En çok okunan beşli
13 Temmuz 2013 Cumartesi
3 Temmuz 2013 Çarşamba
Vialand'a gittim...
Başbakanın yere göre sığdıramadığı prestij projesi Vialand isimli AVM'nin kapısındayız. Betonlar karşılıyor bizi, bembeyaz betonlar. İçeri süzülüyoruz bir film platosu gibi ardı ardına dizilmiş markaların arasında slalom yapıyoruz. Avm büyük, ee markalar büyük. Her bir yanı indirim sarmış, %10'dan %70'e boy boy indirim... Annem dalıyor bir ayakkabı mağazasına, malum eşek gibi indirim yazıyor, ben de dalıyorum. Bizimle birlikte onlarca insan dalıyor. Herkesin gözü indirimde, miktarı önemli değil, mühim olan indirim olması. Hiç bir şey almadan çıkıyor annem, diğer mağazalarda daha da indirim olabilir, hem de double indirim. Süzülüyoruz bir müddet Avm cennetinde...
Derken aşağı kata iniyoruz, yok yok, tam manasıyla. Elektronikten, yemeğe her mağaza her marka mevcut, indirim de olmazsa olmazı... Bir mega markete giriyoruz, yeni açıldığı için, çoğu şey indirimde ama almıyoruz, indirimi inceliyoruz... Kendimizi balkonda dev alanı incelerken buluyoruz, bin kişilik bir konser alanı sıkıştırılmış, yapay bir bahçe. İleride ise çocuklar için bir park var girişi 50 TL, Avm'nin az ötesinde evlerin kirası ise 300 TL... İkoncanlar geçiyor yanımızdan pek beğeniyorlar. İyi olmuş diyorlar. İleride çocuklarını getirme hayali kuruyorlar. Bense AVM'nin yapıldığı parkta geçmişte koşu yapanlardanım, o zamanlar halka açık tenis kortları ve basket, futbol sahaları olan yemyeşil parkta... Şimdi ise pek bir AK olmuş, her yer Apak...
Burada yok yok... O zaman diyorum, kapatalım çevredeki bütün marketleri, mağazaları, mobilyacıları, elektronik dükkanlarını... Başka yere ihtiyaç yok. Burası yeter en az üç ilçeye. Bak işte her şey ucuz da. Bir daha ne işin var senin terzide. Ne gerek var marangoza. Gel buraya. Burada her şey ucuz... İçimi bir huzursuzluk kaplıyor. Bizim Binbir Marketi düşünüyorum, mahalle bakkalından biraz büyük marketimizi... Onda da indirim var ama çapına göre. Gelen belli giden belli. İsmail abi var orada, babasıyla kasada duruyor. Sabahları ezelden beri orada çalışan Dursun'la hale gidiyor sebze alıyor. Yine ailesinden üç kişi daha geçindiriyor küçücük market. Gıdaya dair her şey var. Yalnız Avm'ye göre biraz pahalı, parça başı 10 kuruşu geçmez pahası. Öyle kocaman indirim falan yazmıyor ürünlerin üstünde. Malum sadece İstanbulun o noktasında var ve İstanbulun beş noktasındaki ailelerin ekmek kapısı o bakkal... Hiç bir şey almadan çıkıyoruz Vialand'dan kendi marketimize gidiyoruz. Makarna alıyoruz 10 kuruş pahalısından, karpuzu sevdiğimiz gibi hiç sormadan seçip veriyor, yeşilliği de sormadan koyuyor poşete. Ne istediğimizi biliyor, malum bizim marketimiz. Peki sizin marketiniz... Sizin bakkalınız hiç yok mu? Mahallenizdeki küçük bakkalın ismi ne? Orada kaç kişi çalışıyor? Dahası o koca Avm'den alışveriş yapmasanız, bir şey kaybeder mi? Peki bakkaldan her zaman dönüşte aldığımız ekmeği almasak. O kaybeder de, biz ne kazanırız. 10 kuruş mu...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)