1 Kasım 2010 Pazartesi

Dolu bolu izine düştüm


Senin gezdiğini düşündüm bu şehirde.Bu kömür kokusunu içine çektiğini,isteksizce nefes aldığını ve kömür kokusunu sevmediğini.Burda herkes zamanı bekliyor,herkes bana bakıyor.Herkes içimdeki seni soruyor benden.Seni tanıdığımı bilme ihtimalleri korkutuyor beni.Her an biri gelip,bana seni sorabilir.Bense hiç içini bilememe korkusuyla saçmalayabilirim birilerine.Anla işte burda herkes bir miktar sen arıyor.

Burası bıraktığın gibidir tahminimce.Çünkü Nasıl bıraktığını bile bilmiyorum.Ne acı...
Burada tüm banklar vitrinlere bakıyor. Pahalı giyim mağazalarının vitrinleri değil bunlar,birçok dükkanlar,tekel bayiileri,kentin meşhur tatlıcısı...Belediye bize dükkanları işaret ediyor.Tüm banklar dükkanlara bakıyor.Denizi olmayan şehirler demek böyle avutuyor tebaasını.

Oysa yeşil dağ manzarasına bakmak var,bolunun doğal tarafını tatmak var! Hayır,dedim ya burada tüm banklar vitrinleri gözetliyor.İnsanlar vitrin fonlarında yürüyor. Banktaki sarışın çocuk,üniversiteli kızı kesiyor.Kız oralı olmuyor.Fondaki dönerciyle gözgöze geliyor bizimki.Dönerci et kesiyor.Bizimki oralı oluyor.Ağzının suyu dışarıda,cebinde derin öğrenci boşluğu.”Hadi canım,3 Lirası da olmaz mı” demeyin adamın.Bolu gecelerinde böyle laflara tahammül yoktur.Her öğrencinin evinde bilfiil makarna deposu mevcuttur.Döner bahane,makarnadır şahane! Ayağa kalkıyor bizimki,üstünü başını çırpıyor.Sessizce kızın gittiği yöne doğru gidiyor,belki bir daha göremez diye cıvırı.Şimdi hangi banka gitse gözleri o kızı arayacak.Tıpkı şu soğuk,kömür kokuşlu bolu akşamında,benim seni aradığım gibi.Islık çala çala,derinlerimden bağıra bağıra...

Oysa vitrinleri suskun bu şehrin.Tıpkı senin gibi.Biliyorum tabi,sen suskun değilsindir aslında.Arkadaşlarınla kaynatıyorsundur,onlara alışkın olmanın verdiği konforla,gevezeleşiyorsundur muhakkak.İşte vitrinleri de bu şehrin alıştıkça parıldıyor,şu sönük bolululuğundan,gecenin en karanlık saatinde kurtuluyor.O vakit ısınıyor şehir,misk bir kestane kokusu kaplıyor içimi.Ama vitrine bakan şu boş banklar,nedendir bilmem : Seni fısıldıyor,beni azarlıyor.Vitrin manzaramı gelip geçen kesiyor ; Çok öğrenciler,az esnaflar... Anlıyorum,burada hiçbir kadında yeterince sen yok.

01 Aralık 2010