'SineFelsefe' yazılarımda filmin konusundan bahsetmeyeceğim.Hele öyküsünü dilimin ucuna dahi almayacağım.Sadece izlenimlerimi dile getirmek için yazıyorum bu satırları Sayın Okuyanım.
Eğer perde önüne beklentiyle gidenlerden seniz bu filme giderken beklentilerinizi pop-corn standına bırakmanızı tavsiye ederim.Çünkü bu filmde Hollywood'un vaat ettiği umut'u,aksiyonu,aşkı ve göz yaşını bulamayacaksınız.Bir "Yalnız ve Güzel Ülkesini" çözümleyen Türkiyeli bir gözlemcinin buruk umuduyla karşılaşacaksınız.
Bu filme mendille gitmenize gerek yok,patlamış mısır da tavsiye etmem.Gözyaşlarınız içinize akacak.Kahkahalarınız ise boşlukta bir muamma olarak kalacak.Lafı fazla uzatmadan meramıma geçeyim.
NBC "Üç Maymun"da Türk aile yapısına bir kesik fırlatmıştı.Oldukça arabesk bir konuyla aklımızı almayı bilmişti.'Gerçek arabeskin kaynağını' gösterirken,adeta kulağıma şu cümleyi fısıldamıştı; Yalnız bireylerin oluşturduğu 'metropolitik' aile yapısı ve pratikteki iletişim biçimi,iletişimsizliğin kendisidir.Artık görülmeyen,duyulmayan,söylenmeyen şeyler bizi yönetiyor.
Şimdi çıtasını bir kaç kademe yükselten NBC ve Ekibi kozmopolitik yapısıyla başlı başına bir muamma olan Anadolu şark yaşantısını ele alıyor.İyi ki alıyor...
Filmin her geçen dakikasında bir ekip kokusu salona yayılıyor.Koltuklara siniyor,izleyicilere karışıyor."Gerçek" anlarla,gerçek oyuncular'la,gerçek bir meseleyi anlatan film ilk dakikalarda rengini belli ediyor.Yalnız bir film izleyeceğiz,belirsiz bir bekleme hali saracak içimizi,bir bilinmezlik,durgunluk kaplayacak bedenimizi.Tıpkı kışları kimse kalmayan köyümüz gibi yaşanacak film zamanı.Köy yumurtasını bilen her çocuğun içi acayip olacak.Bilmeyen ise sıkılacak,İstanbul'u özleyecek hem de Anadolu'ya hiç gitmeden...
Anadolu'nun sosyolojik,sosyo ekonomik,sosyo politik değerleri ahlak değerleriyle harmanlanıp gözlerimizin önüne en katı,en gerçek,en dramatik ve en komik haliyle serilecek.Yalnız bu defa; görülmeyen,duyulmayan,söylenmeyen şeyler değil,söylenen,duyulan ve görülen şeylerin sonuçlarıyla karşılaşmamız istenecek.Basit bir konuyla yüzyılın Türkiye'sinin en karmakarışık meselesi en sade biçimiyle anlatılacak...
Oyunculuklar hakkında şunu söyleyebilirim Sayın Okuyanım.Eğer oyuncu olmak istiyorsanız ve "Neden oyuncu olmak istiyorsun?" sorusuna verecek cevabınız yoksa bu filmi izlediğiniz de olacak.Başta 'Taner Birsel' olmak üzere özenle seçilmiş oyuncuları ve oyunculukları dikkatle izlemenizi tavsiye ederim.Mutlulukla söyleyebilirim ki,sizleri başka bir Yılmaz Erdoğan bekliyor olacak.Belki ilk defa bir rol bir oyuncuya bu kadar çok yakışacak...Gerçi her rol,her oyuncu için özenle yazılmış gibi ama ne demek istediğimi filmi izleyince anlayacaksınız.Yalnız, Taner Birsel'e dikkat edelim.Gözlerinin içine bakalım.Bulmuşken bırakmayalım onu...
Seçilen karakterlerin meslekleri,sınıfları ve kültürel tabanları özenle seçilmiş.Bu karakterler ancak böylesi bir öyküde 'bir araya' gelebilirdi.Senaryo ekibini kutluyor ve onlara kahve ısmarlamak istiyorum.Taze ekler pastaları almalıyım onlara ama hiç konuşmasak da olur.Senaryo zaten her şeyi anlatıyor.Her bireyin 'yaşama hesapları' ayrı ayrı ele alınmış.Ağaçtan düşen elmanın hesabı bile 'açıkca' görülüyor.Bu hesaplar silsilesi yaşamın kendini işaret ediyor.Böylece; 'İki dil bir bavul' filminden sonra belgesel olmayan bir filme biraz da 'belgesel film' gözüyle bakmış oluyorum.Her an dikkatle işlenilmiş bu filmde insansı hesaplarımızla yüzleşirken,dramatik olan komediye dönüşecek ve kahkaha olarak değer kazanacak...Bu nedenle iz bırakmaması elde değil...
Film 'Türkiye-Bosna Hersek' ortak yapımı...Filmin senaryosunu 'NBC','Ebru Ceylan','Ercan Kesal' yazmış...Görüntü yönetmeni 'Gökhan Tiryaki'...İlk defa oyuncuların tamamı profesyonel oyunculardan seçilmiş...Kısacası iyi bir ekip çalışması sonucunda ortaya çıkmış.Bataklıktaki narin bir gül...Bir olgunluk dönemi filmi,ödül almasına şaşmamalı...
Bunun dışında söyleyeceğim pek çok şey var ama burada olmaz Sayın Okuyanım.Bunları kahvelerimizi yudumlayarak konuşmak varken,burada olmaz...